Türkiye "Yüzyılın Seçimi" diye diye gitti 14-28 Mayıs tarihli oylamaların öncesi ve sonrasında neler konuştuk? Hatırlayalım mı?
Millet İttifakı'nın kurduğu Halil İbrahim Sofrası'na her gün bir ismin katılışını konuştuk. Faydası onbinde 1 bile olmayan partilerin bol keseden milletvekili alacaklarını, bu sebeple yıllarını CHP'ye vermiş örgüt emekçilerinin listelerde yer bulamayacağını konuştuk.
Üstelik yeni isimlere yer açamayacağını üzüntü ile belirten Kemal Kılıçdaroğlu'nun nerede ise 35-40 milletvekiline 4, 5, 6 hatta 7. dönem milletvekilliği vizesi verdiğini öğrendik. Onu da konuştuk.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına önce "Hayır" sonra kerhen "Evet" diyen Meral Akşener'i konuştuk. Duygusal dünyasını bilmem ama mantık çerçevesinde bu seçim "Bay Kemal" ile kazanılmaz itirazını, yanında da masada oyuna getirildiği iddialarını konuştuk.
Meral Hanımın git geli, hatta zehir zemberek "Kumar Masası" ithamının ardından masaya koluna taktığı "İmamoğlu-Yavaş" ikilisi ile dönüşünü hatta onları da "Cumhurbaşkanı Yardımcısı" diye lanse edişini konuştuk.
Kılıçdaroğlu'nun mütevazı mutfağı'ndan verdiği inanılmaz vaatleri konuştuk. Öyle ki ülke bütçesini de aşabilecek "bol keseden" dağıtma kültürünün siyasete yerleşmesini, yanı sıra "Peki kaynak nerede" sorularına "uyuşturucu parası" şakası ile cevap verilmesini konuştuk.
HDP'nin şartsız destek vereceğini açıkladığı Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamaya sessizliğini konuştuk. Kandil başta HDP ile ilintili her kişi ve mecranın "Erdoğan'ın gitmesi için Kılıçdaroğlu'na destek vermeliyiz" sözlerini konuştuk.
Erzurum'da taşlanan İmamoğlu'nun tarihi Rize mitingini konuştuk. Sonrasında Erzurumda kazanması büyük ihtimal olan CHP 1. sıra Adayı Ayhan Koç'un sırf İmamoğlu gerginliği sonrasında oy vermeyen hemşehrileri tarafından İstanbul'a uğurlanışını konuştuk.
Seçim boyunca konuşmaya doymadık, hemen ardından konuşmaya devam ettik.
Anadolu Ajansını konuştuk.
Veriler gelmiyor derken CHP Genel Merkezi'nde ortalığın karıştığını, verilerin gelmeme sebebinin internet kesintisi ya da trafoya kedi girmesi değil Onursal Adıgüzel'in organizasyon hatası olduğunu, kendisinin bu gerekçe ile görevden alındığını öğrendik.
Tek başına Adıgüzel mi kusurlu? diğerleri bu süreçte neden görev almadı denilince, üstüne de İmamoğlu "Değişim" isteyince Genel Merkez'de herkesin kusurlu olduğunu fark eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun tüm MYK'yı görevden alışını, 2 kişi hariç herkesi değiştirdiğini konuştuk.
Bu değişime sessiz kalmayan İmamoğlu'nun "Genel Başkan beni yanlış anladı. MYK yetmez, kendisi de gitmeli. Değişim böyle olur" minvalinden sözlerini konuştuk.
Yetmedi, Ankara'da 3. kez buluşan İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu ikilisinin restaurant çıkışında kameralara gülümsemesini, ardından içeride fırça yediği anlaşılan İBB Başkanının sessizliğini konuştuk.
Konuştuk...
Konuştuk...
Konuştuk...
Sonra CHP örgütlerinin toplantılarına kulak kabarttık. Sosyal medyadaki yorumlara baktık ve anladık ki boş konuşmuşuz.
Seçimi Bay Kemal kaybetmedi ise kim kaybettirdi?
Seçimi aslında Millet İttifakı kaybetmemiş. İmamoğlu kaybettirmiş!
Yanlış okumadınız!
Tüm düzeni kuran, masaları toplayan, "Kim olursan ol gel! Milletvekilliği bedava! Oy vermeyecek olsan da bir fotoğraf çektirelim. Topluma birlikte güçlüyüz mesajı verelim" gibi sözlerle muhalefeti bir sepette toplayan Kemal Kılıçdaroğlu'nun aslında mağdur olduğunu da öğrendik.
Sözün özü...
Seçim bitti. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hemen yanında yüzde 5 alamaz denilirken yine 10 alan Sayın Devlet Bahçeli oturuyor. Üstelik kabine 2 bakan hariç tepeden tırnağa değişmiş. Ekonomi yönetimi Mehmet Şimşek ve ekibine emanet edilmiş.
Peki muhalefette ne değişti?
Ülkede yeni revizyonlar konuşuluyor ama CHP ve Millet İttifakı bileşenleri yine bildiğiniz gibi... Liderler aynı, savunanlar ve muhalefet edenler de aynı!
Sonra "Gel vatandaş bana oy ver!"
Kusura bakmayın ama vereceği olan da vermez ki vermedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllar önce "Allah bu Bay Kemal'i muhalefetin başından eksik etmesin!" o zaman bu nasıl dilek demiştim. Bugün ne dediğini ve ne kadar haklı olduğunu daha iyi idrak ediyorum.
Umarım herkes anlamıştır.
Son söz...
Benim gördüğümü göremeyen kişi nasıl olur da ülke yönetimine talip olur? Aklım almıyor.
Peygamber efendimiz (SAV) "Hain ma-iflah" demiş. Yani "hain iflah olmaz." Kemal bey Erdoğan'a ihanet eden, yolundan çıkan herkesi kucaklarken bu sözü bilmiyor muydu? Şimdi yanına çektiklerinin, önceki aldıklarından farkının olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Tekrar söyleyeyim. Hain ma-iflah...
Kalın sağlıcakla...