Geçtiğimiz 14 Mayıs seçimlerine 1 hafta kala yayımlanan anketlerin hata payı yüksekliğine rağmen, aşırı şekilde yanılmaları, üstelik birçok ankette sözleşmişçesine Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanacak gibi gösterilmesi, bu anket sonuçları tek elden yürütülüyor algısı oluşturdu.
Buradan yola çıkarak diyebilirim ki anketler, bilimsel bir çalışma yönteminden daha çok siyasi mücadelede kullanılan bir araç olarak görülmekte ve bundan böyle de ülke gündeminde hep var olacak.
Peki anketlerin seçmen davranışı üzerine etkisi nedir? Gerçekten bir seçmen oy verirken anket sonuçlarını mı baz alır? Biraz da bunları konuşalım.
Yapılan araştırmalar ve bu konuda yayımlanmış makalelerde şuna vurgu yapılıyor.
Fikir= Eğilim + Bilgi
Yani bu genel yaklaşımı kullanacak olursak, anket sonuçları bilgi bölümüne ve biraz da eğilime etki etmektedir. Yani sonuçları derinden etkileyebilir.
Biraz açayım...
Bir kişi eğer güçlü bir eğilime (ideolojik, sınıfsal, dinsel vb.) sahip değilse, gelen bilginin fikrin oluşmasındaki etkisi artar. Yani, güçlü eğilimlere sahip olmayan kişiler, bilgiye göre fikirlerini oluştururlar. İşte buradaki bilgi bölümü aslında anketlerdir.
Anket sonuçlarına maruz bırakılan vatandaş şu yönelimleri sergileyebiliyor.
- A partisi yerine B partisine oy vermeye yönelebilir (Oy tercihi etkilenebilir),
- Sandığa oy kullanmaya gitmeye veya gitmemeye karar verebilir,
- Seçim kampanyasında veya seçimle ilgili bir organizasyonda çalışmaya karar verebilir.
Farklı demokratik ülkelerde yapılan çalışmaların bulgularına göre anket sonuçlarının oy tercihi üzerinde üç farklı etki yarattığı gözlemlenmektedir:
- Kazanana oy verme (Bandwagon etkisi)
- Geride kalana destek verme (Underdog etkisi)
- Taktik geliştirme (A kazanmasın diye B’ye oy verme)
Güçlü olan adaya yönelmenin de geçerli sebepleri var. Kemikleşmiş yani ideolojik taraf olan seçmenler dışında kalanlar aslında genel olarak güçlü gördükleri adaya yöneliyorlar. Bunun sebepleri ise yine araştırmalarda şöyle tanımlanmış.
Anketlerin kazananına göre oy kullanma sebepleri
Topluluk (sürü) psikolojisi: Herkes gibi olmak. Toplumla bir hareket etmek
Kazanma güdüsü: Kazanan tarafın taraftarı olma isteği
İşaret alıp pozisyon alma: Bilgi eksikliği olanların anket sonuçlarını yeterli veri olarak görmesi
Stratejik oy kullanma: Belli menfaatler için, seçim sonrası kazanımları hedefleyerek oy kullanmak
Okuduğunuz gibi seçmenin önemli bir kısmını, seçimi kaybettiğine kesin gözü ile bakılsa da o adaya yönlendirmek ve yarışın kazananı durumuna getirmek anketler ile gayet mümkün olabiliyor.
Ancak, gerçek olmayan sonuçları seçmen iradesine yansıtılması, demokrasi içinde görünse de toplumda derin hayal kırıklıkları, demokrasiden soğuma, kazananın karşısında kamplaşma, hatta sokak olaylarına doğru gidecek kutuplaşmaya da sebep teşkil ediyor.
Dünkü yazımda dediğim gibi, bizim gibi toplumlarda anketleri siyasal silah olarak kullanmak, o beklentiye ters bir sonuç alındığında ülkenin karışmasına da zemin hazırlamaktır. Yani bir Milli Güvenlik sorunudur.
Yoksa; “Aman canım 3-5 anketçinin dediği ile millet oy mu verir” gibi söylemler, ciddiyetsizlikten başka bir şey değildir.
Anket firmalarının, anketörlerini işe alım süreci ve saha çalışmasına katması aşamalarını da inceleyince aslında manipülasyonu sadece şirketlerin değil, elinde biraz parası olan herkesin yapacağına da şahit oldum. O da ayrı bir yazı konusu…
Fakat 14 Mayıs seçimleri öncesindeki anketlerin yapılış ve yayılış tarzı gösterdi ki bu kuruluşlar ya birilerine maşa oldular ya kendileri siyasi ikballeri için özel sonuçlar hazırladılar.
Aslında başlıkta sorduğumuz Anketler neden Kılıçdaroğlu'nu önde gösterdi? sorusunun da cevabı olsa gerek... Menfaat, menfaat ve menfaat
Tabii ki bu konular araştırılır ve gereken yapılır umudundayım.
Araştırma Firmaları yani anketçiler siyasi bir fikre sahip olabilirler. Ancak bu fikirlerinin doğrultusunda sonuçlar hazırlayıp kamuoyunu yanıltmak ve algı operasyonu yapmak çok başka bir şeydir. Basını ve TV kanallarını "Dezenformasyon yazası" ve RTÜK ile denetleyen devletin, demokrasiye tehdit haline gelen bu gibi araştırmaların sonuçlarını da denetlemesi, yapılan işlerde bilimsel olmayan çalışmalar ve menfaat temini gördükleri anda da bunu kamuoyuna teşhiri şarttır.
Yakında bu anketçilerden birini, Avrasya Araştırma ve Başkanı Kemal Özkiraz’ı inceleyeceğim. Ne demek istediğimi o zaman daha net anlatacağım.
Kalın sağlıcakla…