Arka arkaya yazdığımız yazılarla 15 Temmuz öncesi ve sonrasındaki gelişmelerini paylaştığımız AKBAŞ Holding hakkında tarafımıza ulaştırılan son iddia “Bu kadarına da Pes Artık!” dedirtecek cinsten bir hikâyeyi barındırıyor.
Bursa’da faaliyet gösteren holdingin yönetiminde bulunan Erhan Akbaş’ın personele uyguladığı mobbingin sınırları aştığı ve elinde ne var ne yoksa alma operasyonuna dönüştüğü iddiası daha önce holdingin muhasebe ve mali işlerini yürüten H. İsimli kadın çalışana kadar uzuyor.
Her ne kadar H. Israrlı sorularımıza “Korkuyorum. Lütfen beni aramayın” diyerek cevap vermese de çalışanları üzerinde adeta bir korku çatısı örenler hakkında bilgi almamıza engel olmuyor.
Holdingde 22 sene çalışan ve 2020 yılında kendi isteği ile ayrılan H. yaşadıklarını dava konusu da yapmış, ancak nedense(!) başvurduğu makamlardan bir sonuç alamamış.
Peki AKBAŞ Holding ile Mali İşler Sorumlusu H. Arasında geçen ne idi? Olayı anlatalım…
H. İsimli kadın 1998 yılında girdiği AKBAŞLAR grubunda sıfırdan zirveye basamakları birer birer tırmanıyor. Öyle ki işe başladığında sadece atölyesi olan firma, zamanla nasıl oldu ise devasa tesislere ve cirolara ulaşan dev bir holding oluyor.
Aslında 2000’li yıllarda bazı cemaat şirketlerinin de hızla zirveye fırlaması gibi bir süreci tamamen birebir yaşıyor.
Bu süreçte kuruluşun muhasebesinde görev alan H., zamanla holdingin mali işlerdeki tepe yöneticilerinden biri oluyor.
Özel ilişkilerden, açıktan gönderilen paralara kadar her konunun göbeğinde olan H. İşini tam bir sadakatle yapıyor. Firması için gece gündüz demeden çalışıyor. Ne de olsa aile ile yakın ilişki içinde ve onların tüm gizli işlerini bizzat takip ediyor.
Hani derler ya; (isimler misaldir) Ali Veli’den, Veli Şirin’den, Şirin Aslı’dan, Aslı Miray’dan habersiz ama Gonca her şeyi bilir. İşte bu hikayedeki Gonca da H. oluyor.
Birine para gönderilecek H. hazırlıyor.
Birine açıktan ödeme verilecek H. yapıyor.
Bir yerden belge bulunacak, ay sonu KDV hazırlanacak H. tamamlıyor.
Yani kasadan çıkan ne varsa onu H. biliyor H. ödüyor. Elden vermese de çanta ile para gidiyorsa kime ve neden gittiğini H. mutlaka biliyor.
Çanta ile para derken abarttığımı da sanmayın. Koskoca holding, birkaç yüz bin doların lafı olmaz ama bu para da elden gitmez. Tabii ki çantaya konulur.
Günler 2020’yi gösteriyor. Bu H. hem yorulduğu hem hayatın yükü ağırlaştığı için ayrılmak isteğini yönetime iletiyor. Bunca sırra vakıf kişi elini kolunu sallayarak, üstelik emekli olmadığı halde ayrılacaksa onun susması garantilenmeli değil mi? Garantileniyor.
Nasıl mı?
H. hanım işten ayrılıyor. Ayrılmadan önce tuttuğu kasanın tüm bilgilerini hazırlıyor. Çıktıları alıyor. İlgililere devir teslimi yapıyor. Hiçbir sorun çıkmadan kontroller sonucu her şey doğru bulunarak tutanak tutuluyor ve ayrılıyor.
Aradan 1 hafta kadar bir süre geçiyor ve holding genel müdüründen bir telefon alıyor. Otele yani meşhur Gönlü Ferah Otele davet ediliyor. Herhalde sohbet edecekler ya da bilmedikleri, takıldıkları bir husus vardır diyerek hiç sektirmeden aynı gün davete icabet ediyor.
Daha içeri girer girmez kendisi bir odaya kapatılıyor ve “Hesaplarda açık var! Bu parayı bize ödeyeceksin.” diyorlar. H. şaşkınlıkla öyle bir şey olmadığını, hesapları temiz şekilde teslim ettiğini, onların bir hesap hatası yapmış olacaklarını söyleyince odada bulunan avukat R.S, kendisine “Yaşlı annen baban var. Bu durumunu öğrenince onlara bir şey olur. Bu borcu ödemezsen işin zor” diyor. Yine bir holding yetkilisi “Bak bizim polis karakolu ile aramız iyi biliyorsun. Şimdi çağırırım polisi, seni kelepçe ile çıkartırım buradan” şeklinde tehdit ediyor.
Kendini savunmasına, asla eksik olmadığına, hatta bunun belgesi olarak tutanak tutulduğuna vurgu yapsa da dinlemiyorlar ve saatlerce o odada tutuyorlar.
Diğer kişiler odadan çıktığında avukat R.S. “mobil bankan var mı?” diyor. H. “var” deyince telefonu alıyor. Banka uygulamasına giriyor. Hesabındaki tüm parayı hesaplarına aktarıyor. Ayrıca mobil kredi kullanıyor ve onu da hesaplarına aktarıyor. Toplam borcunun 978.000 TL olduğunu ve bu parayı da borcundan düşeceğini söylüyor.
Bu hayatın olağan akışına aykırı durumun ardından, H. ve 2 personele de 300.000’er TL’lik senet imzalatıyor.
Yetmiyor. Erkek kardeşinin üzerinde bulunan dairesini ki o zaman değeri 350.000 olan daireyi de aynı gün akşam saat 18.00’de yani mesai saati sonrasında olmasına rağmen noter getirterek devir alıyorlar. Ev de R.S.’nin üzerine yapılıyor.
Bu arada H.’yi merak eden ve ulaşamayan eşi de otelde olduğunu öğrenerek geliyor. Geldiğinde otoparka bıraktığı arkadaşının arabasına da el koymaya kalkıyorlar. Ancak aracın onların üzerine olmadığını görünce vermek zorunda kalıyorlar.
Daireyi ve bankaya transfer ettikleri parayı yeterli görmeyen holding, senedi de icraya koyuyor. Yetinmeyip bir de H. ye dava açıyor. Yani birden fazla suçu bir arada işliyorlar.
H.’nin hürriyetini tahdit ediyor. İsteği dışında bir odada kilitli tutuyor. Elinden aldıkları telefon ile banka hesabını boşaltıyor. Zorla senet imzalatıyor. Kardeşinin üzerindeki daireyi mesai dışında noter getirtip kendi üzerlerine alıyorlar.
Senet işleme konulunca parayı bankadan yatırmak istiyorlar. Ancak bankadan havale mümkün olmayınca götürüp elden teslim ediyorlar. Fakat, “senet burada yok, sonra veririz” diyerek iade etmedikleri gibi icra takibini de sürdürüyorlar.
Yani netice olarak H.’yi tüm bilgilere vakıf ama itibarsızlaştırılarak söyleyecekleri şüpheli biçimde oyun dışına itiyorlar.
Şimdi tekrar soruyorum. Bu iddialar yalan mı?
Erhan Akbaş ve holdingin o dönemki genel müdürü, avukat R.S. H.’nin bu mağduriyeti hakkında ne diyecekler?
Elbette H.’nin ahı yerde kalmaz! Ancak savcılığa verdiği dilekçenin “Kovuşturmaya gerek yok” denilerek geri çevrilmesi de tarihe not olarak kalacaktır. Sadece HTS kayıtları araştırılsa doğru olup olmadığı anlaşılabilecek bu olayın Adalet kapısından çevrilmesi gerçekten soru işaretidir.
Zulüm ile abat olunmaz!
Hele ki bizim devletimizde! İnanıyorum ki yetkili makamlar bu konuyu tekrar ele alacak ve gereğini yapacaktır.
Akbaşlar’a gelince…
Cevap gelirse yayınlarız. Gelmezse yeni dosyalarda görüşmek üzere şimdilik bu kadar!
Unutmadan! H. hakkında yazdıklarımız sonrası, tehdit edlirse, herhangi bir biçimde hayatına müdahale edilirse, kısaca ayağı taşa bile takılsa bunun sorumlusu AKBAŞLAR’dır. Bu konunun da takipçisi olacağız.
Kalın sağlıcakla…