İlk yazıyı yayınlayıp, olay kamuoyuna yansıyınca bana gelen meraklı sorular hızla arttı. Ancak, bu soruların yanında aslında aile hakkında hiç değinmeyi düşünmediğim hususlarda da bilgilere ulaştım.
Ünlü düşünür Bacon, "Bilgi tek başına bir güçtür" demiş. Tabii ki boşuna söylememiş bu sözü...
Bilgi günümüzde de en büyük güç olarak hep önde duruyor. Bilgiyi elinde tutanlar paylaştıkça daha büyük bir güce ulaştıklarının da farkına varıyorlar. Bu özellikle gazetecilik alanında hep böyle olmuştur.
Bir gazeteci konuyu ne kadar derine inerek araştırırsa o kadar güçlü bir haber ortaya koyabilir. Ben de bu yolu izliyorum.
Efendim geçtiğimiz yazıda Bursa Nilüfer Köyü'nün Bademli tarafında Z. Evleri diye geçen bir muhitte bulunan villadan bahsetmiştim. Bazı okurlarım öyle bir ev yok. Uyduruyorsun yazmışlar. Tabii ki bunu kanıtlamak da lazm. O zaman koymadığım görseli bugün koyacağım. Sadece mahalleden bir enstantane ama çünkü asıl resim şimdilik bende saklı kalsın. Konuya girdikçe o görseli de paylaşacağım.
İşte yukarıdaki bu fotoğraf meşhur evin olduğu noktadan çektiğimiz bir karedir. Öyle bir ev yok diyenlere şimdilik bu görsel ile yetinmelerini söyleyeceğim.
Gelelim bu yazının yazılma gerekçelerine;
Bursa Hayat Gazetesi yıllar önce "Fetö'nün Karanlık Üssü" diyerek bir yazı - haber yayımlıyor. (Linke tıklayıp okuyabilirsiniz) Bu haber halen o internet sitesinde kamunun erişimine açık duruyorsa iki gerekçe vardır.
Birincisi haber doğrudur ancak AKBAŞ Ailesi konuyu büyütmek istemediğinden tekzip yolunu seçmemiştir.
İkincisi ise haber doğrudur ancak aile buradan başlayacak bir soruşturmanın kendilerini de içine alan sürece evrilmesinden çekinmiştir.
İki durumda da haber doğrudur. Ancak bir soruşturmaya konu olmamış ki o sitede yayında durmaktadır. Bu saatten sonra o haberi kaldırtmaya yönelik girişimler de bunun ikrarı olacak, haberlerimizde ayrıca konu edilecektir.
İki durumda da bu konu gazetecinin ilgisini çeker ve ben de bu konudan hareketle ciddi bir araştırma içine girdim.
Tabii ki süreç içerisinde AKBAŞ Holding'in çok ünlü uluslararası markaların üretimini, zamanında çok konuşulan Bulgaristan ve Kazakistan yani Doğu Avrupa ve Orta Asya ihracatlarını, bu işler için kullandıkları kişi ve şirketlerine ulaştım. İnceledikçe sorularım arttı.
Kaldı ki o çok önemli uluslararası markaların bu konulardan haberi olmadığı aşikar... Ancak soruşturmamın yani dosyamızın temel unsurlarındaki maddi delilleri netleştirince bu uluslararası markaların bağlı olduğu kuruluşlara da bilgilerini soracağız. Onların cevaplarını da buradan yayınlarız.
Diğer taraftan işin iletişim stratejisi kısmında da eleştirilerim var.
Koskoca bir holding sahibi ailenin, fertlerinin bu süreci yönetmekteki tutarsızlıkları gerçekten beni düşündürüyor. Gazetecinin göndermiş olduğu soruları yanıtlayıp, hepsine yönelik cevaplarını sıraladıktan sonra, belki de bizi cevapları ile ikna edebilecekken, önce Bursa'da basın ile ilişkili bir tanıdığına gazetemizi aratıp, bilgiyi sunacağız dedirtmeleri, ardından da "savcılık" ile tehdit etmeleri gerçekten düşündürücüdür. Tabii ki bu isimleri de savcılık aşamasında seve seve paylaşacağız.
İşimiz gazetecilik, bu sebeple sayın savcılar ve hakimler ile sık sık görüşmek zorunda kalan bir mesleğin mensuplarıyız. Lakin kamuoyuna bilgi verme amacı dışında bir tavrı olmayan gazetecilere, yeni yetme aciz meslek mensubu gibi davranmaları hoş olmadı.
Neyse, her şeyin bir yeri ve zamanı var.
AKBAŞ Ailesinin "FETÖ ile bir ilgimiz yok" demeleri bile yeterli iken hukuk sopasını göstermesi, sorduğumuz sorulara geri dönmek yerine farklı bir yol izlemesi bizi yıldırmaz.
Tabii ki haberlerimizi arka arkaya yapacağız. Verirlerse o zaman yanıtlarını da yayınlayacağız. Bunun dışında tüm uğraşlara kulağımızı tıkayacak, haber alma ve verme hakkımızı sonuna kadar kullanacağız.
Bu arada Bursalı okurlarımıza çok teşekkür ederiz. Haberin yayına girdiği andan itibaren bize yağmur gibi soru soran, bilgi yollayan, şunu da sorun diyen tüm okularımıza ayrı ayrı teşekkürü borç biliriz.
O teşekkürü de bu haberleri yayınlayarak, konuyu hukuka taşıtıp, oradan netice çıkartarak yapmış olacağımıza inanıyorum.
Yaklaşık 35 senedir bu işi meslek olarak yapan bir gazeteci olarak okurlarıma söyleyebileceğim tek husus budur. İddialar doğru ise haber olacak. Değilse yine bu köşeden okurlara duyurulacak. Sonuçta ortaya koyduğumuz bir iddiadır. Suç olup olmadığına şerefli Türk Hukuk Sistemi karar verecektir.
Kalın sağlıcakla...