Bu üçüncü yazım…
İlk yazımızda AKBAŞ ailesini size tanıtmıştım. Tabii ki şirketlerinin Türkiye’de geldiği önemli durumu da aktarmaya gayret ettim. Lakin “Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz derler” sözünün gereğini yapanların maalesef “Bey”, “Hanımefendi” unvanları ile anıldığı ülkemizde, depremle iyice belirginleşen yozlaşma, iş dünyasına çoktan sirayet etmiş. Bunu da çok acı anladım.
Bursa Hayat Gazetesi haberi neden kaldırdı?
Öncelikle AKBAŞ Holding şirketlerinden Gönlüferah Otel hakkında bu köşeden sunduğum Bursa Hayat Gazetesi’nin ta 2020 yılında yaptığı ve o günden bugüne yayında kalan haberin, ben kaleme alıp, “Bu aslında ikrarın belgesidir” dedikten hemen sonra yayından kaldırılması ile resmen “suçüstü” yakalandılar. Tam 3 yıl yayında kalan o haberin neden benim yazımdan sonra kaldırıldığını, içeriğini okuyan makamlar mutlaka soracaklardır.
Düne kadar görmezden geldikleri haberi, gazeteye ne vaadi ya da tehdidi ile kaldırttılar onu bilemem. Ancak, haberin benim yazılarımı kaleme aldığım tarihe kadar orada yayında olduğu aşikâr ve tabii ki bizim dosya eklerimizde yerini aldı. İlk yazımda da görseli paylaşmıştım.
Merak edenler için o yazımız:
Erhan Akbaş sorulara savcılığı adres göstermişti!
Akbaş Holding’in başındaki isim Erhan Akbaş tabii ki bu gazetenin haberi kaldırma gerekçesini biliyordur. Gazetecilere genelde savcılığı adres gösteren Erhan Bey bu kez ne yaptı da o gazeteye haberi kaldırttı? Merak konusu… Elbette öğreneceğim. Merak edenler için buradan da paylaşacağım.
Sayın Erhan Akbaş’a bazı sorularım olmuştu. Kendisi bunları yanıtlamak yerine, “Holding avukatlarımız savcılık nezdinde cevaplamak için hazırlık yapıyorlar” gibi garip bir cevap vermişti.
Sonra Bursa basın camiasından bir isim, siyaset dünyasından bir başka isim, emniyet dünyasından başka bir isim gazetemize ulaştı. “Bildiğiniz gibi değil, çok iyi insanlardır” dedi. Yönetimimiz hepsine aynı cevabı verdi. “Bizdeki bilgiler öyle söylemiyor. Madem iyi insanlar, doğru insanlar, FETÖ ilgilisi değiller, o zaman neden ısrarla sorulara cevap vermekten kaçınıyorlar.
Önceki yazıları merak edenler, sayfanın altındaki linklerden okuyabilirler.
Siyah Minibüs ile holdingten neden alındınız?
Erhan Akbaş şimdi sana soruyorum. İstediğin kanaldan yanıt verebilirsin.
15 Temmuz sürecinde, Babanız rahmetli Erol Akbaş’ın da fabrikada olduğu sırada sizi gelip alan siyah renkli VİP araç ile nereye gittiniz?
Rahmetli babanız tam 3 gün merak içinde “Evladımın başına bir şey geldi” diye üzülürken, telefonla şirketi arayıp hangi valinin verdiği ödüllerin odadan kaldırılmasını istediniz? O valinin FETÖ’cü olması o ödüllerin kaldırılmasının gerekçesi miydi?
15 Temmuz sonrası o makbuzları neden imha ettiniz?
O meşum darbe girişimi sonrası, açık kasanızdan, yani bankadan yapamayacağınız ödemeleri tuttuğunuz kasadan U. E. Ve S. G. Tarafından belirli kişilere yolladığınız paraların alındı makbuzlarını boya kutuları içinde yaktırdığınız iddialarına ne diyeceksiniz? Bu kişiler kimdi? Neden 15 Temmuz sonrası alelacele bu makbuzları imha ettiniz?
Vakfa kesilen o fatura sigortanız mı?
Eşiniz İlkay Akbaş, otelinizde yapılan o meşhur toplantılar için hangi vakfa fatura kesti? Ayrıca o fatura neden tahsil edilmedi? Acaba malum fatura, bu toplantılarla ilgimiz yok, vakıf özel toplantı için otelimizi kullanıyor demek adına önlem olarak mı kesilmişti? (Bedeli bende saklı. Savcılık sorgusunda tabii ki vereceğim)
Bu soruya At sporuna meraklı olan ve özel hocasından düzenli ders alarak bu alanda kendini yetiştiren eşiniz yanıt verebilir mi?
Ağır Ceza’da neden yargılandınız?
Şirketleriniz yurt dışından getirdiği kadife kumaşları ne yapıyor? Malum ihraç etmek adına gelen bu ürünler, belli bir süre sonunda yurt dışına ürün olarak yollanmalı, aksi durumda KDV muafiyeti söz konusu olmuyor. GES Tekstil ve Ünsped Lojistik tarafından yapılan 41 konteyner içinde kadife kumaşlardan oluşan ürünler var mıydı? Yoksa ne vardı? Almanya’ya kadar gidip dönen şoförler bile bu işe şaşmışlar. “Niye gittik, geldik biz de anlamadık” diyorlarsa işin içinden başka bir şey çıkar mı? O tırlarda kadife ürün yerine viscon kumaş ürünleri olabilir mi?
Gerçekten merak içindeyim.
Sayın Erhan Akbaş, Ankara’da Ağır Ceza’da ihracat ile ilgili gümrük şikayetinden dolayı yargılandığınız konusunda ne diyeceksiniz? O davada tüm aileniz, ithalat ve ihracat müdürleriniz de var. Gerçi dava nedense bir türlü bitmiyor. Bir adım ileri bir adım geri yıllardır sürüyor. 15 Temmuz olmasa belki de hiç yargılanmayacağınız bu dava hakkında bilgileri bir sonraki yazımda paylaşmayı isterim. Cevaplarını hangi kanaldan isterseniz bekliyorum.
Bu arada sorularımın arasında GAGANAT Firması da vardı. Lakin adı KAGANAT’mış. Bu küçük hatayı da düzeltelim.
Son olarak unutmadan ekleyeyim.
İsraf mı? Kaçak mı?
Kumaş konusunda üretiminizi hiç beğenmiyorum.
Çok basit, merdiven altı diyebileceğim bir atölyede bile kumaşta fire oranı yüzde 3-4’ü geçmezken, sizin yüzde 30’lara varan fireleriniz dikkatimi çekti. Mali Müşavir bir büyüğüme danıştım. Bu kadar fire nedendir diye sordum. Çok net bir cevap verdi. “Ya fabrikayı batırmak istiyorlar ya da açığa satış yapıyorlar” dedi. Okurlarım anlasın diye açıklayayım. Siz zaten bilirsiniz. Vergiye muhatap olmadan faturasız satış yapmakmış “açığa satış” sayın okurlarım.
Bu durumda zarar edilmez mi diye sorduğumda, “tam tersine ciddi kar elde ederler” cevabı aldım. Bu durumda karı realize etmek için de fatura alışverişi yapılırmış. Yani anlayacağınız açığa yapılan satışların parası ürün satılmış gibi fatura kesilerek x firmadan gelmiş gibi gösterilebilirmiş. Üstelik bu alışverişlerde KDV oranının tamamı değil yarısı ödenirmiş. Yani devlete verilecek KDV’nin yarısı da cebe konulurmuş. Tabii ki AKBAŞ Holding şirketleri bunları yapar demiyorum. Ancak bu kadar kumaş israfı ister istemez bu algıyı doğuruyor.
Zara ve H&M ürünleri hakkında da bazı sorularım olacak. Ancak henüz araştırmamın bitmediğini belirtmek isterim. Kesin delile ya da belgeye dayanmadan, herhangi bir konuyu buraya taşımayacak kadar
Anlayacağınız bende soru çok…
Lakin sorularıma yanıt veren muhatap bulmakta zorlanmaktayım. Yine de halkın haber alma hakkı, kişilerin cevap hakkı kurallarına bağlı kalarak, bu çok zor şartlar altında haberlerimi yapmaya, köşe yazılarıma bu konuyu taşımaya devam ediyorum.
Bu can bu bedende oldukça da devam edeceğim.
Bursalı okurlarıma özel teşekkürler!
Çiçeği burnunda bir internet gazetesi olmamıza karşın, köşe yazımı okuyan ve okunma sayacını 197.000 rakamına taşıyan saygıdeğer okurlarıma, özellikle Bursalılara (Google yüzde 64 Bursa diyor) çok teşekkür ederim.
Yazı sonrası gazetemizi arayan, bilgi ve belge sunarak araştırmamıza yön ve destek veren yürekli insanlara ayrıca teşekkürü borç bilirim.
Cevaplar gelsin ya da gelmesin yazmaya devam.
Kalın sağlıcakla…